Ağız içindeki mikroplar, kan şekeri seviyeleri üzerinde derin bir etki meydana getirebilmekte ve bu durum diyabet ile kalp hastalığı geliştirme riskini doğrudan etkilemektedir. Londra ve Helsinki'deki üniversitelerin ortak araştırmasında, kök kanal tedavisi alan 65 hastanın kan şekeri kontrolü göstergelerinde dikkat çekici iyileşmeler tespit edilmiştir. Tedavi sonrasında hastaların kan örneklerinde sistemik enflamasyon belirtileri belirgin şekilde azalmış, bu iyileşme iki yıl boyunca devam etmiştir.
Kök kanal tedavisi ve metabolik değişiklikler
Araştırma ekibi, ağız enfeksiyonlarının tedavi edilmesinden önce katılımcıların serum glukoz seviyelerini ölçmüştür. Kök kanal tedavisinden sonraki dönemde, grubun glukoz seviyeleri enflamasyon belirteçleriyle birlikte önemli oranda düşüş göstermiştir. Tedaviden üç ay sonra alınan kan örneklerinde kolesterol geçici olarak azalmış, insülin direnci ile ilişkili amino asit grupları da belirgin şekilde düşmüştür. Kan glukoz seviyelerindeki iyileşmelerin tam olarak ortaya çıkması daha uzun bir zaman dilimi gerektirmiş, iki yıllık takip noktasında en belirgin sonuçlar gözlenmiştir.
Araştırmacılar kanda enflamasyon ve metabolizma ile bağlantılı toplam 44 metaboliti incelemişlerdir. Kök kanal tedavisi sonrasında bu metabolitlerin yarısından biraz fazlası önemli ölçüde değişmiş, özellikle amino asitler, glukoz ve lipitler etkilenmiştir. Pirüvattaki düşüş, enflamatuar yolları etkileyen bir bileşik olarak metabolik iyileşmenin temel göstergesi haline gelmiştir.
Ağız enfeksiyonları ve genel sağlık bağlantısı
King's College London'dan baş araştırmacı ve endodontolog Sadia Niazi, bulguların önemini vurgulayarak kök kanal tedavisinin sadece ağız sağlığını iyileştirmediğini, aynı zamanda diyabet ve kalp hastalığı gibi ciddi sağlık durumlarının riskini azaltmaya yardımcı olabileceğini belirtmiştir. Ağız sağlığının genel sağlıkla derinden bağlantılı olduğu gerçeği, bu araştırmanın temel bulgusu olarak ortaya çıkmıştır. Yüksek kan şekeri seviyeleri kalp krizleri ve inmeleri için başlıca risk faktörleri arasında yer almakta, bu nedenle kök kanal tedavisi ile sağlanan kan şekeri kontrolü önemli bir koruyucu etki sağlamaktadır.
Araştırma ekibi, dişlerin içindeki ve çevresindeki dokuların kronik enfeksiyonlarının dolaşım sistemine sızabileceğinden ve daha geniş enflamatuar değişiklikleri tetikleyerek kanın kimyasını etkileyebileceğinden şüphelenmektedir. Bu enflamasyon durumu, karşılığında potansiyel olarak insülin direncini etkileyebilmekte ve kan şekeri kontrolünü tehlikeye atabilmektedir. Dişlerin içinde ve çevresinde enfeksiyöz lezyonları olan kişilerin ileride koroner arter hastalığı geliştirme riski, bazı tahminlere göre iki kattan fazla artmaktadır.
Eylül ayında yayınlanan yakın tarihli bir çalışmada, bilim insanları koroner arter hastalığı olan hastaların arteriyel plağında ağız bakterileri tespit etmişlerdir. Bu bulgu, ağız enfeksiyonlarının kardiyovasküler sistem üzerinde zarar verebileceğini gösteren giderek artan kanıtlar arasında yer almaktadır. Zayıf ağız hijyeninin kalp sağlığını olumsuz etkileyebileceği konusundaki ortaya çıkan kanıtlar, kök kanal tedavisi ile sağlanan iyileşmelerin önemini daha da vurgulamaktadır.
Araştırma yöntemi ve bulguların anlamı
Araştırmacılar, ağız enfeksiyonları tarafından yönlendirilen enflamatuar belirteçlerin metabolik sağlıkla bağlantılı olup olmadığını test etmek amacıyla apikal periodontitis olan hastalara odaklanmışlardır. Apikal periodontitis, dişlerin pulpasına ve köküne bakteriyel istila tarafından tetiklenen kronik bir enflamatuar durumdur. Kan örnekleri beş noktada alınmıştır: kök kanal tedavisinden önce, ve ardından tedaviden 3 ay, 6 ay, bir yıl ve 2 yıl sonra.
Çalışmanın kontrol grubu bulunmamakta ve gözlemsel nitelikte olması nedeniyle sonuçlar neden ve sonucu kesin biçimde belirlemek için kullanılamaz. Ancak elde edilen veriler, kök kanal tedavisi ile metabolik sağlık belirteçleri arasında güçlü bir korelasyon olduğunu göstermektedir. Bu bulgular, ağız sağlığının genel sağlık durumunun ayrılmaz bir parçası olduğu ve ağız enfeksiyonlarının tedavisinin sistemik sağlık üzerinde olumlu etkiler yaratabileceği hipotezini desteklemektedir. Araştırma ekibi, bu fikrin daha kapsamlı klinik çalışmalarla test edilmesi gerektiğini belirtmiş, ancak genel önermenin ağız sağlığını ölüm ve hastalıkla ilişkilendiren ortaya çıkan kanıtlarla desteklendiğini vurgulamıştır.


