Diyabet tedavisinde yeni bir dönemin kapısını aralayan araştırma, deneysel bir ilaç bileşiğinin zayıf yara iyileşmesi ve yaygın iltihaplanma gibi diyabetin ciddi komplikasyonlarını sınırlayabileceğini ortaya koymaktadır. NYU Grossman Tıp Fakültesi'nde yürütülen bu çalışma, kan şekeri seviyelerinin kontrolünden tamamen bağımsız bir şekilde çalışan bu yeni tedavi yönteminin, milyonlarca diyabet hastası için umut ışığı olabileceğini göstermektedir. Ekim ayında Cell Chemical Biology dergisinde yayınlanan araştırmanın sonuçları, tıp dünyasında önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir.
Diyabet bakımının mevcut sınırlamaları
Diyabet hastalığının yönetiminde temel yaklaşım, diyet ve egzersiz yoluyla sağlıklı bir vücut ağırlığı korumanın yanı sıra, insülin hormonu enjeksiyonu ile kan şekerini hedef aralıkta tutmaktır. Bu yöntemler, glukozu kan dolaşımından dışarı taşımaya yardımcı olarak hastalığın ilerlemesini yavaşlatmaktadır. Ancak kan şekeri seviyelerini sıkı bir şekilde kontrol altında tutmak, diyabet komplikasyonlarının ortaya çıkma olasılığını azaltsa da, bu riski tamamen ortadan kaldırmamaktadır. Dr. Ann Marie Schmidt, NYU Langone Health'te Diyabet Araştırma Programı direktörü ve çalışmanın ortak yazarı olarak, diyabetin komplikasyonlarının sadece kan şekerinin kontrolüyle kısmen hafifletilebileceğini vurgulamıştır. Bu durum, diyabet komplikasyonlarının ortaya çıkmasında başka tetikleyicilerin de rol oynadığı sorusunu gündeme getirmektedir.
RAGE proteini ve diyabet komplikasyonlarının kaynağı
Onlarca yıl boyunca Schmidt ve meslektaşları, diyabet komplikasyonlarının diğer nedenleri neler olabileceği ve bu sorunların tedavi edilip edilemeyeceği sorularına yanıt aramışlardır. Bu uzun araştırma süreci, sonunda deneysel ilacın geliştirilmesine yol açmıştır. Yeni ilaç bileşiği, RAGE adlı bir proteine odaklanmaktadır ve bu protein, DIAPH1 adlı ikinci bir proteinle etkileşime girmektedir. Schmidt ve ekibi ilk olarak 1990'larda RAGE proteinini tanımlamış ve bunun kalp hastalığı gibi diyabetin vasküler komplikasyonlarında önemli bir rol oynadığını keşfetmiştir. RAGE proteini, bağışıklık hücreleri ve kan damarlarını kaplayan hücreler dahil olmak üzere birçok hücre türünde bulunmaktadır ve hücre zarını kaplamaktadır.
AGE'ler ve iltihaplanma mekanizması
RAGE proteininin dış kısmı, ileri glikasyon son ürünleri olarak bilinen AGE'ler ile etkileşime girmektedir. Bu AGE'ler, üzerlerine şekerler yapışmış proteinlerdir ve vücutta normal yaşlanmayla birlikte birikir. Diyabet gibi belirli kronik hastalıklar bağlamında ise normalden çok daha hızlı bir şekilde birikmektedir. AGE'ler RAGE proteininin dış kısmına yapıştıklarında, vücudumuzdaki her kan damarını kaplayan endotel hücrelerinde ciddi hasar meydana gelmektedir. Dr. Schmidt, bu mekanizmayı açıklarken, yapışan AGE'lerin endotel hücrelerini bozabileceğini ve hasar verebileceğini belirtmiştir. RAGE proteini bu şeker kaplı proteinlerin birikmesiyle aktive olur ve bu aktivasyon, iltihaplanmayı artıran zararlı süreçleri başlatır. Bu değişikliklerin RAGE'in hücre içindeki DIAPH1 adlı ikinci bir proteinle etkileşimine dayandığı ortaya çıkmıştır.
Yeni tedavi yaklaşımının potansiyeli
Araştırma ekibi daha önce AGE'lerin RAGE'e takılmasını engellemeyi denemiş ancak bu yaklaşımla başarı bulamamıştır. Yeni deneysel ilaç bileşiği ise farklı bir mekanizma üzerinde çalışmaktadır. Pittsburgh Üniversitesi'nde patoloji yardımcı doçenti Timothy Perkins, çalışma hakkındaki yorumunda, böyle bir ilacın diyabetin birkaç komplikasyonunu sınırlamak veya önlemek için büyük potansiyele sahip olduğunu yazmıştır. Laboratuvar fareleri ve insan hücrelerinde yapılan testler, deneysel ilaç bileşiğinin diyabet komplikasyonlarına karşı etkili olabileceğini göstermiştir. Bu bulgular, kan şekeri kontrolünden bağımsız olarak çalışan yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesinin mümkün olduğunu kanıtlamaktadır.
Sonuç olarak, NYU araştırmacılarının geliştirdiği deneysel ilaç bileşiği, diyabet hastalığının tedavisinde paradigma değişikliğine işaret etmektedir. Kan şekeri kontrolüne ek olarak, diyabet komplikasyonlarının temel mekanizmalarına doğrudan müdahale etme imkanı sunmaktadır. Bu araştırma, gelecekte diyabet hastalarının yaşam kalitesini önemli ölçüde iyileştirebilecek yeni tedavi seçeneklerinin kapısını açmaktadır.