CHP Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut ve Parti Sözcüsü Zeynel Emre, parti genel merkezinde basın mensuplarıyla bir araya geldi. Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Parti Sözcüsü Emre, Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi'ne bağlı gölge bakanların görevlerinde bir değişiklik olup olmayacağının sorulması üzerine, "İktidarda hangi bakanlık varsa birebir gölgesi kurulacak. Onlarda bir farklılık olmayacak, mevcut bakanlık sayısı kadar gölge bakanlık kurulacak. Orada olan bir bakanlık burada olmayacak, bir kişinin 2 ayrı görevi olmayacak. Mesela hukuk 2 tarafta da var doğal olarak ama buradaki parti içi hukuku ve partinin kendisiyle alakalı mevzularda var. Diğeri Adalet Bakanlığı gibi hükümeti içeren başlıklarda olacak. Ama sonuç itibarıyla bu 2 yapı birbirleriyle de bağlantılı olacak. Yani temel politikası aynı. Ama gölge kabinenin daha çok enerjisi, mesajları dışarıya doğru, parti içerisindekileri daha çok parti başlılığı üzerinden olacak. Velhasıl geçmiş dönemde görev alan arkadaşlarımızın büyük çoğu yine orada görev alacak. Ama bu dönem gölge kabinenin tüzük gereği atanması sadece Parti Meclisi'nden olmayabiliyor, dışarıdan da atanma olabiliyor. O yüzden genel başkanımızın eli o anlamda daha rahat. Pazartesi günü görmek lazım" ifadelerini kullandı.
MHP'NİN ÇELİŞKİLERİ AŞMASI LAZIM
Zeynel Emre, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik yolsuzluk soruşturması ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın 'Gizli tanık beyanlarının tek başına hükme esas alınmaması hukukumuz için büyük bir kazanımdır' açıklamasıyla ilgili de "Feti Bey'le uzun yıllar parlamentoda birlikte çalıştık. Bizim hukukumuzda gizli tanık uygulaması terör suçlarıyla ilgili ağırlıklı olarak getirilmiştir. Niye? Yani gizli tanık, bir terör örgütüyle ilgili gizli bilgi verir, özel bilgi verir; hedef olmasın, hayatını riske atılmasın falan diye getirilen bir düzenlemedir. Böyle bir belediyeye yönelik yolsuzluk iddiası ile yürüyen bir gizli tanık uygulaması olmaz. Feti Bey de hukukçu, bunu sorsanız o da der, böyle bir gariplik olmaz. İkinci mesele de şu; gizli tanıklık dışında başka bir temel konu var hiç görmediğimiz. Rüşvet iddiasında bulunuyorsunuz, ihaleye fesat iddiasında bulunuyorsunuz. Bu suçlarda etkin pişmanlık da olmaz. Yani bu suçu işleyen biri 'Ben etkinlik pişmanlıktan yararlanmak istiyorum' diye çıkıyor falan ve 1, 2, 3’üncü ifadede söylemediğini 4’üncü, 5’inci ifadede söylüyor. 'Ben diyor yolsuzluk yaptım, rüşvet aldım, bu işi yaptım' diyor. Suçluyor ve suçladığı kişi 'Tövbe, ben yapmadım' diyor. 'Ben masumum' diyen yatıyor, 'ben suçluyum' diyen dışarıda. Bazı çelişkiler var, o çelişkileri kendi içlerinde aşması lazım Milliyetçi Hareket Partisi'nin de" diye konuştu.
İŞLEVSEL ANLAMDA PROBLEM VAR
Zeynel Emre, 'Terörsüz Türkiye' süresiyle ilgili de "Meclis'te bir komisyon var. Adı Milli Dayanışma Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu. Ama ülkede anti-demokratik birçok uygulama var. Bir defa eşitliğin, demokrasinin, anayasal düzenin, anayasa mahkemesi kararlarının uygulanmadığı, şeffaflığın bulunmadığı bir yerden doğru bir iş çıkmıyor. Bakın böyle olunca bazı semptomları oluyor. Şimdi İmralı'ya gidildi değil mi? Biz gitmedik, gidenin kendi takdiri. Halk karar verir; seçime ya gidersin ya gitmezsin. Bir oylamaya katıldın ve ‘gidelim’ dedin, gidiyorsun. Soruyorlar oradaki AK Parti temsilcisine: ‘Gittiniz mi?’ ‘Yok ben hastayım, gitmedim.’ diyor. Şimdi siz böyle davranırsanız ve şeffaf olacak tutanaklara ilişkin bir şey ortaya koymazsanız, o zaman işte orada o polis memurunun söylediği gibi semptomlar çıkar. Yani böyle sonuçlarla karşılaşırsınız. Bizim itirazlarımız esasında hep doğru zemine oturan şeyler. Çünkü zor konu. Adım atmak lazım. Bir adım atılmıyor. Sonuçta da gelinen nokta itibariyle Türkiye'de eğer bu komisyon kuruldu ve biz milli birlik, kardeşlik, demokrasi, adalet bunları geliştirdik diyorsanız burada uzun uzun konuşalım. Demek ki işlevsel anlamda ciddi problem var" dedi.
YÖNETEN 1 BEKLER, 2 BEKLER
Zeynel Emre, Mersin Milletvekili Hasan Ufuk Çakır’ın kesin ihraç talebiyle Parti Meclisi’ne sevk edilmesine ilişkin de "Sizin eğer bir işi yapma göreviniz varsa ve bu konuda yetkiliyseniz, yetki de sizde ise bunu da yapmıyorsanız bir yerden sonra görevinizi yapmamış olursunuz. Yani o takdir hakkının bir sınırı var. Partinin tüzüğü var. Partinin tüzüğünde açıkça yazar; partiyi olumsuz bir şekilde tartıştırmak, partiye zarar verici davranışlarda bulunmak vesaire. Eğer bunlar gerçekleşiyorsa yöneten 1 bekler, 2 bekler, 3 bekler. Takdir edersiniz ki birden fazla kez basın açıklamaları, konuşmaları, televizyon programları oldu. Meclis'teki plan bütçedeki mesele gibi. Yoksa hiçbir siyasi parti duygusal olarak bir akılcı karar vermez. Hiç kimse vekil sayısını azaltmak istemez ama bazen yapmanız gerekiyorsa yapacaksınız. O nedenle de böyle bir karar artık alınmak durumundaydı" açıklamasında bulundu.


