Gelecek Partisi Genel Başkanı ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun geçtiğimiz hafta Nevzat Çiçek ve Deniz Zeyrek'in Independent Türkçe için yaptığı özel röportajda söyledikleri konuşulmaya devam ediyor.
Davutoğlu, Suriye ve bölgeye ilişkin kritik bir dönemeçte yaşananları ilk kez anlattı.
Esad'ın Irak ve Suriye'de ortak operasyon teklifi
Beşar Esad'ın 2000'li yılların ortasında Türkiye'ye Suriye'nin kuzeydoğusu ve Irak'ın kuzeyine ortak askerî operasyon teklif ettiğini söyleyen Davutoğlu, bu teklifin, özellikle Kamışlı olayları sırasında gündeme geldiğini belirten Davutoğlu, öneriye "şiddetle karşı çıktığını" vurguladı.
Neden reddetti?
Davutoğlu, 2005'te Kamışlı'da yaşanan olaylar sonrası Esad'ın kendisine açık şekilde bir operasyon önerisi getirdiğini anlatarak şunları söyledi:
Beşşar Esad, ‘Birlikte Kuzey Irak'a girelim, bu işi bitirelim' dedi. Biz oradan, siz kuzeyden girin diye bir teklif oldu. Buna şiddetle karşı çıktım. Böyle bir adım Türkiye'de Türk–Kürt çatışmasını tetiklerdi."
Davutoğlu'nun tartışılan açıklamaları köşe yazarlarının gündemindeydi. Yeniçağ yazarı İlay Aksoy, bugünkü yazısında Davutoğlu'na sert tepki gösterdi:
"Bu teklife “şiddetle karşı" çıktığı yıl, Türkiye, teröre 100 askerini şehit verdi. Terörle mücadele edilmesine karşı çıkan Davutoğlu o tarihten itibaren 2011 yılına kadar Türkiye’nin kolluk güçlerinden 700 şehit daha vermesinin önünü açtı. Oysa Beşar Esad’ın o tarihte bize sunduğu teklif, 1998 yılında Suriye ve Türkiye arası imzalanan Adana Mutabakatı gereği yapılması gereken operasyonlardı.
Esad bize ortaklaşa hudutlarımızı korumak ve her iki devlet Amerika’nın yetiştirdiği PKK/YPG teröristlerinden de kurtulmayı önermişti. Davutoğlu, Türkiye ve Suriye’nin güvende olması yerine tam tersi Amerika’nın istediği şeklide sınırımızda El-Nusra ve PKK’nin diğer harf kombinasyonu olan YPG’nin iki terör “devletçilik” kurmalarını tercih etti. Yani, silahların Türkiye’ye doğru doğrultulmasının önünü açtı."
Stratejik felaket
Davutoğlu'nun Türkiye’ye "stratejik derinlik" değil "stratejik felaket” getirdiğini savunan yazar, "Eğer, 2005’te ortak operasyon yapılsaydı, PKK’nın kökü kurutulmuş olurdu" iddiasında bulundu.
Kimlik istenmedi parmak izleri alınmadı
Suriye'de iç savaşın başlamasının ardından Türkiye'ye gelen Suriyeli politikasına değinen Aksoy, "Kimlik istenmedi, parmak izleri alınmadı, retina taramaları yapılmadı, sadece beyan esas kabul edildi. Sınırımızı geçerek, istedikleri kimlikleri bize beyan ettiler. Ülkemiz hiç olmadığı kadar güvenlik zafiyeti ile karşı karşıya kaldı." ifadelerine yer verdi.
Geri Kabul anlaşması bir başka tarihi ihanet
Davutoğlu'nun 18 Mart 2016'da imzaladığı "Geri Kabul Anlaşması"nın bir başka tarihi ihanet olduğunu ileri süren yazar Aksoy, yazısına şöyle devam etti:"Bize “sözleşme” diye anlattıkları ve dayattıkları şey, sadece bir deklarasyondan ibaretti. İmzalar atılmadı ve Türkiye’yi bağlanan hiç bir tarafı da günümüze kadar da yoktur... işte bu detayı bize Davuoğlu “şiddetle” anlatmaktan kaçındı!
Demografimizi bozdu, ekonomimizi bozdu, dinimizi kirletti, milyonlarca Türk öğrencini gece gündüz üniversiteye girmek için seferber olurken, Suriyelileri SINAVSIZ üniversiteye herkesin önüne geçmesini sağladı, olmayan oma onlar için ek kontenjanlar açtı. Kurumlarımızı çökerti ve tam sınırımızda Kürdistan'ın kurulması için resmen önünü açtı.
Bu “şiddetle karşı” çıkması başka bir büyük güvenlik sorunun daha önünü açtı. CİA’nin Suriye operasyonu nedeniyle, yüzlerce yabancı STK, Türkiye’ye ve Türkiye üzerinden Suriye’ye geçip faaliyet göstermeye başladı."




