Genç insanlarda kolon ve rektum kanserleri dünya çapında, özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde hızlı bir artış gösterirken, bu eğilim aşırı işlenmiş gıdaların tüketim oranındaki artışla paralellik göstermektedir. Günümüzde aşırı işlenmiş gıdalar ABD gıda arzının yaklaşık üçte ikisini ve Amerikan yetişkinlerinin günlük kalori alımının neredeyse altıda birini oluşturmaktadır. Birçok bilimsel çalışma bu gıdaların artan kanser riskleriyle doğrudan ilişkili olduğunu göstermiştir.

Hawaii'deki Kilauea Yanardağı yeniden lav püskürttü
Hawaii'deki Kilauea Yanardağı yeniden lav püskürttü
İçeriği Görüntüle

Türünün ilk örneği olan çalışmanın bulguları

Yeni araştırma, aşırı işlenmiş gıdaların tüketiminin erken yaşta kansersiz kolorektal adenomlar, yani kolon ve rektumda oluşan ve kansere dönüşebilecek büyümeler veya polipler geliştirme olasılığını ciddi biçimde artırabileceğini ileri sürmektedir. Bu bulgular, aşırı işlenmiş gıdaların sağlık üzerindeki olumsuz etkilerine dair artan kanıtlara önemli bir katkı sağlamaktadır. Çalışmada, aşırı işlenmiş gıda alımı başta aşırı işlenmiş ekmekler ve kahvaltılık ürünler olmak üzere, soslar, sürülebilir ürünler, çeşniler ve şeker ya da yapay tatlandırıcılı içeceklerden kaynaklanmaktadır.

Araştırmanın en önemli bulgusu, günde yaklaşık 10 porsiyon aşırı işlenmiş gıda tüketen katılımcıların, günde üç porsiyonun biraz üzerinde tüketen katılımcılara kıyasla 50 yaşına kadar bu tür büyümeleri geliştirme riskinde %45 daha yüksek bir artış göstermesidir. Bu rakam, beslenme alışkanlıklarının kanser gelişiminde ne kadar kritik bir rol oynadığını açıkça göstermektedir. Çalışma, 29 binden fazla kadın hemşireyi ortalama 13 yıllık bir dönem boyunca izlemiş ve bulguları Perşembe günü JAMA Oncology dergisinde yayımlanmıştır.

Uzmanlar neden-sonuç ilişkisine dikkat çekiyor

Boston'daki Mass General Brigham Kanser Enstitüsü'nde gastroenterolog olan ve çalışmanın kıdemli yazarı Dr. Andrew Chan, araştırmanın neden-sonuç ilişkisini tam olarak kanıtlamadığını ancak yediğimiz gıdaların önemli bir rol oynayabileceğine dair güçlü ipuçları sunduğunu belirtmiştir. Chan, ileriye dönük olarak alımımızı nerede sınırlayabileceğimizi düşünmenin ve gelecekteki çalışmaların mekanizmaları ile spesifik gıdaları daha detaylı biçimde belirleyebilmesi için zemin hazırlamanın faydalı olduğunu vurgulamıştır.

Aşırı işlenmiş gıdalar sadece kolorektal kanser riski ile değil, aynı zamanda tip 2 diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar dahil olmak üzere çok sayıda ciddi hastalıkla ilişkilendirilmiştir. Bu nedenle beslenme alışkanlıklarının iyileştirilmesi, genel sağlık ve hastalık önleme açısından son derece önemlidir.

Sağlıklı beslenme için uzman önerileri

Kanıta dayalı yaşam tarzı tıbbına adanmış küresel bir uzmanlar koalisyonu olan kar amacı gütmeyen True Health Initiative'in kurucusu Dr. David Katz, mümkün olduğu ölçüde aşırı işlenmiş gıdalardan kaçınmaya çalışılması ve diyetin gerçek, tam gıdalardan, doğadan olabildiğince doğrudan ve minimum işlenmiş biçimde oluşturulması gerektiğini tavsiye etmektedir. Katz, en iyi diyetlerin çoğunlukla sebzeler, meyveler, tam tahıllar, fasulye ve baklagiller, kuruyemişler, tohumlar ve sade sudan oluştuğunu ve bu tür diyetlerin en iyi sağlık sonuçlarına yol açtığını belirtmiştir.

Uzmanlar, içerik etiketlerini dikkatle okumanın ve ne kadar sodyum tüketildiğinin farkında olunmasının önemli olduğunu vurgulamaktadır. Aşırı işlenmiş gıdaların tüketicileri daha fazla istemekte tutabilirken, tam gıdalar daha tatmin edici ve besleyici bir seçenek sunmaktadır. Farklı gıdaların vücudu nasıl hissettirdiğinin gözlemlenmesi, sağlıklı beslenme alışkanlıkları geliştirmede kritik bir adımdır.

Erken teşhis ve tarama önerileri

Kansersiz kolorektal tümörler genellikle herhangi bir semptom göstermemektedir, ancak yeterince büyüdüklerinde doktor görmeyi gerektiren ciddi sorunlara neden olabilmektedir. Bu semptomlar arasında koyu veya kanlı bağırsak hareketleri, ağrı, demir eksikliği anemisi, gastrointestinal semptomlarla birlikte kasıtsız kilo kaybı ve tıkanıklığın neden olduğu kabızlık yer almaktadır.

New York'taki Memorial Sloan Kettering Kanser Merkezi'ndeki Genç Başlangıçlı Kolorektal ve Gastrointestinal Kanserler Merkezi'nin eş direktörü Dr. Robin Mendelsohn, 45 yaşından itibaren veya kolorektal kanser aile geçmişi bulunması durumunda tarama yaptırılması gerektiğini önemle tavsiye etmektedir. Mendelsohn, sorunlar ne kadar erken teşhis edilirse, o kadar erken ve etkili bir şekilde tedavi edilebileceğini vurgulamıştır. Bu nedenle düzenli taramalar ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları, kolorektal kanser riskini minimize etmek için birlikte çalışan iki önemli faktördür.